Matematik Eğitimi
“Herkes ölümsüz olduğu alanda çalışmak ister. Bende matematikte kendimi ölümsüz hissettim.”
Cahit Arf
Merhaba;
16 yıldır matematik öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Çalışma hayatının zorlukları hepimiz için
kaçınılmaz. Her mesleğin kendine özgü, karşılaştığı zorluklar var. Kişinin iş hayatındaki başarısı,
mutluluğu bu zorluklar karşısında takındığı tutum, bakış açısı ve problemleri çözebilme becerisiyle
ilgili.
Öğretmenlik mesleğine başladığım ilk yıllarda konusu temelde insan olan bu alanın gereklerini yerine
getirmenin zorluklarını görmeye başladım. Özellikle anlattığınız konu matematik olunca bu zorlukların
katlanarak arttığını söylemek yanlış olmaz. Meslek liselerinde görev yaptığım süre zarfında sadece
öğrencilere anlatmak zorunda kaldığım matematik konularında değil, öğrencilerin matematiğe karşı
olan davranış, tutum ve bakış açılarında da aşılması güç engellerle karşılaştım. Matematiğe,
matematik dersine, matematik bilimine karşı takınılan olumsuz tavır yıllar içinde beni ister istemez bu
konu ile ilgili düşünmeye itti. “Matematiği yapabilmek, anlayabilmek, çalışabilmek, vakit ayırmayı
istemek, vs. için neler yapmak gerekir..?” diye araştırmaya başladım.
Paylaşmak isterim ki; Matematik sadece dört işlem ve bunlar arasındaki ilişkilerden ibaret değildir.
Matematik, zihinsel fonksiyonlarımızın gelişmesine katkıda bulunan, hayatımızı kolaylaştıran, olayları
ve olguları yorumlamada rasyonel düşünmemizi sağlayan kendine has bir dili olan bilim dalıdır. Fakat
matematik, günümüzde çoğu kişi için zor, anlaşılmaz ve sevimsiz bir ders olarak algılanmaktadır.
Matematiğin bu şekilde anlaşılmasında matematiğin estetik, sempatik ve pedagojik yönünün gereği
gibi verilmemesinin çok büyük payı vardır. Öğrenci matematiği sevmez, teoremlerinden hoşlanmaz,
ispatlarından ise nefret eder. Matematikte sempatik hatta estetik bir yön olduğunu zaten hiç
düşünmez. Eğer biz bu en sevilmeyen, zor olarak düşünülen, tercih edilmeyen yapının zihinsel
fonksiyonlarımızın gelişimine yaptığı katkıları, estetik ve sempatik yönlerinin varlığını gösterebilirsek,
yaygın olan matematik korkusunu ve / veya kaygısını büyük ölçüde yenebiliriz. Acaba yenebilmek için
neler yapmak gerekir ?
Seymour Papert (D:29 Şubat 1928 – ), matematikçi olmayanlara, aktif olarak matematik
yaparken veya matematik öğrenirken yardımcı olacak estetik bir yol gösterme ilkesi olup olmadığını
sorgulamaktadır. Eğer böyle bir yol varsa, günümüzdeki başarısız matematik eğitim sistemini, hiç
olmazsa bir bölümünü, estetik yol gösterme ilkesinin kullanımını içeren bir yaklaşımla değiştirmenin
olası etkileri kaçınılmazdır. Ayrıca bu etkiler gerçekten çok geniş kapsamlıdır.
Matematiksel estetik, öğrencilerdeki matematik korkusunu ve kaygısını azalttığı gibi motivasyonu
arttırır, öz güveni sağlar.
Aslında her öğrencide bir potansiyel akıl vardır. Önemli olan bu potansiyel aklı, kinetik akla
çevirmektir. Ancak potansiyel aklı kinetik akla dönüştürdüğümüz zaman bilimsel ve teknolojik
gelişmelere bir kapı aralarız.
Potansiyel aklı, kinetik akla dönüştürebilmek için bireylerin bilimlere; özellikle de fen bilimlerine
yaklaşımları pozitif olmalıdır. Bu yaklaşımı sağlamak için genelde fen bilimlerinin özelde matematik
biliminin estetik yönünü öne çıkarmak gerekmektedir. Matematiğin sıcak, soğuk ve ılık olmak üzere
üç yüzü vardır. Matematiğin estetik yönü ihmal edildiği için soğuk yüzü baskın durumdadır. Kişi
bilmediğinin yapamadığının düşmanıdır. Matematiğin temel kavramlarının iyi anlaşılması iyi bir
rehberliğe ve kavramların estetik yönünü açık bir şekilde göstermeye bağlıdır. Eğer matematiğin
estetik, sempatik ve mantıksal yönü öğrencilerin seviyesine uygun tarzda anlatılırsa o zaman
öğrencilerde var olan potansiyel (durgun) akıl, kinetik akla dönüşür. Matematiğin sevimli ve sıcak
yüzü görülmeye başlar, bilimsel gelişmeler istenen seviyeye ulaşır.
Temel bilimler içinde (matematik, fizik, kimya ve biyoloji) sadece matematik bunların hepsinin
çekirdeğine vardır. Matematik olmadan herhangi bir bilginin anlaşılması, anlaşılır hale getirilmesi
veya uygulamaya konması mümkün olmamaktadır.
Matematik evrenin akışına yön verir ve küçük atomlardan en büyük yıldızlara kadar her şeyin
dizginlerini elinde tutar. Matematik tektir. Yani ideoloji, din, ten rengi gözetmeksizin herkes için
aynıdır. Matematik yalan söylemez, sorgulamayı, gerçekliği titizlikle analiz etmeyi öğretir ve Galileo’
nun dediği gibi ” tabiatın kanunları matematiğin dilinde yazılmıştır”.
Ama kafamızda inşa ettiğimiz gerçekte olmayan hapishanelerimizde sıkışıp kalmaya devam ederse
matematik ne özgürlük kalacak ne de bize özgürlüğü getirecek..


